26 Ağustos 2016 Cuma

SORUMLU ÖZGÜRLÜK VE BEDELİ - Sıddık DEMİR, Eğitimci - Yazar

SORUMLU ÖZGÜRLÜK VE BEDELİ
Sıddık DEMİR
            Dengeler değişmeye namzetse denizler kudurur.  Öyle kükremeler olur ki özgürlüğe ramak kala teneffüs edilen hava birden yerini tekrar umutsuzluğa bırakır, eğer bu farkındalığın farkına varılmışsa hayaller bir başka bahara kalır. Altyapı zayıflığı veya müstemleke kültürü algısı bedel ödememeyi akıllılık sayar. Tadını bilmediği bir siyaset için veya dünya için neler yapılır, bu fakirliğe nasıl tahammül edilir, tarihi bir yükümlülük de yoksa ‘oh, gelen ağam giden paşam’ anlayışıyla gününü gün eden toplum örneğiyle sorumlu, emaneti taşır görünür. Fakat bir şeyler olmaktadır. Çok seyrek zuhur eden işaretlerdendir bunlar.
            Bu yazıdaki gaye sorumlu olanların sorumluluk alanlarını kullanış biçimleri olacaktır. Akledenlerin esaretten gayri özgürlüğün tadına vararak ona sahiplenme eğilimi paha biçilmez bir duruş. Bütün bukağıların çatır çatır kırılması zevki, yediden yetmişe tüm bir milletin ortak payesi olması tarihte çok az görülür bir gelişmedir.  Örneğin kendi tarihinde olan bir tavır… Yeter ki ölü toprağı üzerinde bir atmayı görsün. Elindeki fırsatı değerlendirme noktasında gözü kara bir şuur veya şuursuzlukla sakin limanlara demir atma olayı. Metafizik bir tasarruf, bu milletin bin yıllık tarihinde hep görülmüş olup işareti de taa asr-ı saadette verilmiştir.   
            “Beni Kantura oğulları sizin mekânlarınıza atlarını bağladıkları vakit biliniz ki bu emanet gayri onların olacaktır” mealindeki ifade ye karşı soru üzerine “Onlara Türk derler” diyerek noktayı koyan tarihi bir hakikatle millet olarak ne kadar büyük bir sorumluluk altına girilmiştir. İşin garibi bu sorumluluğun farkında bile olmadan yaşanılması. Sanki fıtri bir özellik, lime lime işlenmiş tabiatına. Son kalkışmada da görüldüğü gibi bir kemalat, bir şuur, söylenilenler veya yaşananlar iddia ettiklerimizin senedidir. Yeter ki çok seyrek de olsa bu olgunluğun, o oranda şuurlu yöneticilere rastlamasıyla dünya dengelerini değiştirmede geç kalınmasın. Ay tutulmasında olduğu gibi Halk’taki olgunluğa uygun tavır içinde olan sorumlu sınıf ani hizada görünmektedir. Milletimiz açısında bu durum çok önemli, çok hayırlı gelişmelere gebedir. Tam kıvamında olan maya…
            Hünkâr Mehmet’i Fatih yapan olgunluk, kemalat budur. Denilir ki;
            Edirne’de ikameti sırasında bir sabah tebdil-i kıyafetle normal bir vatandaşmış gibi yanına aldığı yoldaşlarıyla beraber kapalı çarşıya alışveriş için çıkarlar. Her bir bakkaldan aldığı ihtiyaca ilaveten ikinci bir ihtiyacı “Komşum siftah etmedi onu da ondan alırsanız memnun olurum” söylemiyle alamayan bu şekilde mütemadiyen her bir kalem için bir başka esnafa vararak ihtiyacını karşılamaya çalışan hünkâr Mehmet, malikânesine vardıktan sonra yüksek sorumlularına bu macerasını anlatır. Bilâhare “Bu milletle bırakın İstanbul u bütün dünya fethedilir”  diyerek sefer hazırlığı için beklenilen yüksek ferasetin, engin şuur ve kemalâtın oluştuğunu görür. Ve önce orası, bilahare yeryüzü fethedilir.
            İnsanın bir yüzü gülerken bir yüzün de hüzün oluşur zamanla. Devletlerin de öyle. İhtiras ve hırs gibi iki canavarın varlığına rağmen sırat-ı müstakim üzere olanların hâkim olduğu devlet, sivil toplum örgütleriyle aynı hedefe seyr-i sülük eden devlet, içinde ne kadar canavarlaşan heva ve ihtiraslara gark olan ayrılıklar, ihanetler olursa olsun onlara prim vermeden yoluna devam eder.
            Birçoğumuz bu bakış açısıyla ülkemizin başına gelen son kalkışma olayını değerlendirmeyebilir, basit bir partizan gözüyle olayları değerlendirerek işi hafife alabiliriz. Öyle de olsa ileride tarih yazacaktır ve biz iç ve dış dengeler silsilesinde ne kadar ağır bir badireden geçmiş olduğumuzu daha iyi anlayacağız. Dünya dengelerinin tehlikeye girdiği şu dönemde üst akıl denilen unsurların “ Böyle kalmaya devam etmen senin hayrına olur, daha fazla dikleşmemelisin” diyerek bütün anti-demokratik yollarla terbiye edilmeye rıza gösterilmeyip karşı durursan böyle gailelerle karşılaşmak mukadder olur.
            Dünya beşten büyük
            Dünya beşten büyük demenin nasıl bir yerlere korku saldığı görülmektedir. Diz çöktürmek için her türlü gayri meşruluğu meşru gören o dengelerin zabitleri daha hangi yolları deneyeceklerdir göreceğiz.