BENZERLİĞİ
Sıddık Demir
Milli
Mücadele yıllarında İmparatorluğun külleri içerisinde yeni bir Türk Devleti’nin
doğuşunu akamete uğratmak için her daim geçer akçe olan metotlara başvuran
egemen güçler, bizzat mücadelenin önderi olan Mustafa Kemal’e suikast teşebbüsü
için, Mustafa SAGİR adında bir Hintli Müslümanı bu göreve memur kılarlar.
Gayeleri her daim bellidir ve aynıdır.
Dünya
siyasetinde asırlardır söz sahibi olan İngilizler, üzerinde güneş batmayan
İmparatorluk olarak, dünde bugünde değişmeyen siyaseti ile kaptan köşkünün her
daim bir numarasıdır. İdaresi altındaki Hindistan, bağımsızlığından önce
İngiltere’nin müstemlekesi altında idi. Her türlü nimetlerini sömürmüş, halende
kültürel olarak bu düzene devam etmektedir.
Mustafa
SAGİR, bir Hintli Müslüman ailenin çocuğudur. İngiliz ajan okuluna küçük yaşta
alınarak yetiştirilir. Milli Mücadele yıllarında Mustafa SAGİR adındaki bu
Hintli Müslüman güya Anadolu’da ki direniş hareketine katkıda bulunmak amacıyla
İstanbul’a gelir. İstanbul da o günün şartlarında Anadolu’ya gönüllü insan
sevkiyatı yapan “Karakol Cemiyeti” adında gizli bir teşkilat vardır. Mustafa
SAGİR’de bu teşkilat yardımı ile uzun bir serüvenden sonra Anadolu’ya geçer.
Milli mücadelenin merkezi olan Ankara’ya ulaşması ve Mustafa KEMAL ile
görüşmesi çok zor olmaz. Maksadı Milli Mücadele’nin ileri gelenlerinin güvenini
kazanacak kadar yakınlarına varıp bir yolunu bularak suikast teşebbüsünde
bulunmayı hesap eder.
Mustafa
KEMAL, ilk randevusunda bu adamdan şüphelenir. Kendisinin kontrolünü yapacak
olan Mehmet Akif ERSOY’a teslim eder. Bugünkü “Taceddin Dergâhının” üst katında
kalan ERSOY, Mustafa SAGİR’i de alt kata yerleştirerek göz hapsine alır. İyi
yetiştirilmiş, birden çok lisan bilen Mustafa SAGİR 5-6 ay bu dergâhta ikamet
ettirilir. Kendisine gelen şifreli bir mektup, Mehmet Akif tarafından
alıkonularak Mustafa KEMAL bilgilendirilir.
Şüphesinde
haklı çıkan Başkomutan gereğini yapar ve bu adamı sorgulatır. İngilizler
tarafından kendisine suikast maksadıyla Ankara’ya gönderildiği ortaya çıkar. Ve
mahkeme neticesinde idama mahkûm olur. Bütün Orta Asya istihbaratına hâkim
İngilizlerin meşhur oyunundan bilinenlerden biridir bu olay.
Benzeri
bir olay ise, son günlerde zuhur etmiş olan REİNA katliamıdır. İngiliz oyununun
biraz daha acemice si, ABD istihbaratıyla ilgili üstü kapalı göndermeler
gündemde iken Mustafa Sağır olayına benzerliği gözden kaçmaz. Yeni metot, yeni
tarz, hak getire. Usta çırak benzetmesine benzer bu olayla tarih tekerrür
etmektedir. REİNA katliamcısı da en az Mustafa SAGİR kadar Müslüman, üstelik
bir Özbek Türkü. Devşirildiği yer Afganistan.
ABD istihbaratı Rusların bölgeden
çekilmesi ile oraya yerleşen ve adeta tek istihbarat teşkilatı olarak aktif
halde bulunduğu beyan ediliyor.
Abdulkadir MASHARİPOV adındaki bu Özbek genci daha on yedisinde iken
kafeslenir. DEAŞ ya da TALİBAN içerisinde lüzumlu olan eğitim verildikten sonra
İran üzerinden Türkiye’ye ulaştırılır. Uyuyan hücrelerde uzun bir zaman
tutulduktan sonra düğmeye basılır ve netice de REİNA katliamı zuhur eder.
ABD
ve İran’ın bu bölgede yıldızı parlayan Türkiye ve O’nu yöneten devlet
adamlarına meydan okumak için bu anlamda güçlü mesajlar verdiği bilinmektedir.
Bunun için bu iki devlet, birbirleriyle dalaşsalar dahi söz konusu Türkiye
olunca ittifak ettikleri kanaat yüksektir. İsterler ki Türk Ordusu El-Bab’ dan
çekilsin. El-Bab, bu anlamda işin stratejik kilit noktasıdır. Barışta elinin
güçlü olması Türkiye için El-Bab’ın temizlenmesine bağlıdır. Bilahare MÜNBİÇ ve
akabinde doğal olarak AFRİN…
Bu
konuda niyetini bütün dünyaya ilan eden bir devlet adamlığı kadrosu var. Hintli
Müslüman Mustafa ve Özbek Abdulkadir’in eylemleri aynı amaç içindir. Birinde
kuruluşta ki moral değerlerini yıkarak akamete uğratmak, ikincisin de de aynı
amaçla örtüşen tezgâh. Devletimize diz çöktürmeyi hedefleyerek zayıflatmak.
Moral değerlerimizi dibe vurdurmak. Bu konuda kararlı irade sahiplerini
bertaraf ederek müstemleke siyasetçiler ile yollarına devam etmek.
Ancak,
oyunlar çok klasik olduğu için özgürlüğüne düşkün bu Milletin kurum ve
kuruluşları artık işin farkındadır. Oyunları görüyor ve ona göre tedbir alıyor.
Ayakta durduğu gibi iyi bir oyuncu artık. Bu, kopan bir
fırtına gibidir artık. Yanında olan kazanır. Beyhude oyunların uzun zamanda
etkisi muhaldir.