REFERANDUM
ÜZERİNE
Tabiri
caizse bu referandumda “milli cephe” bir adımlık mesafe ile ipi göğüsledi. Bu
“milli cephe” tabirinden ötürü tepki alacağımı bilerek bu terimi kullandım.
Öyle ya, sağ partilerden en az üçünün ittifakı bu jargonu kullandırdı bana.
Seksen öncesi AP, MHP ve MSP’nin kurduğu hükümete de “milli cephe hükümeti”
adının verildiğini herkes bilir. O zaman bu terimi kullanmak ne kadar doğru ise
bu referandumda da aynı safta duran bu sağ partilerin ittifakına “milli cephe”
denmesi o kadar doğrudur.
Daha
önceki yazılarımda da değindiğim gibi ikinci Abdülhamit’in halledilmesi
olayında ona “kızıl sultan” iftirası atanlarla aynı safta eylem yapan “jön
Türk’ler in” beraberlikleri “ gayri milli cephe” olarak tarif edilir. Bir arada
olma Saikleri mutlaka farklıdır ama böyle bir ittifaka karşı verilen mücadelenin
adına da “milli cephe” denir.
“Milli
cepheyi” oluşturan partilerin bir arada olma Saiklerini, lokomotif partinin
diğerlerini kendi safında hizaya getirme siyasetini süfli nedenlere bağlayan bu
“jön Türk” markalı pehlivanlar dün ki hatayı tekrarlamakla bir daha tarihi
tekerrür ettirmişlerdir. Adamlar “kırmızı” görünce kanları tepelerine çıkıyor,
gözlerini kan bürüyor, akılları pusuyor ve elleri ayakları titriyor. Yılana
sarılmalarının nedeni bu siyasi körlüktür herhalde.
Bu
milletin kahramanları kadar hainleri de olmuştur. “Milli cepheyi” oluşturan
unsurlar kadar gayrı milli cephede kahramanlık yapıyormuşçasına mücadele eden
unsurlar da vardır. Öyle olmamış olsaydı onlarca Türk Devleti yıkılır mıydı?
Bir de övünürüz, on altı İmparatorluk kurmuş bu Millet Devlet kurmaktan
mahirdir diye. Düşünmeyiz ki kurulan bu on altı İmparatorluğun büyük çoğunluğu
istisnalar hariç içteki ihanet veya gaflet üzere olanlar eliyle yıkılmıştır. O
halde yücelten irade ile yıkan irade sahipleri aynı kanaldan gelen, aynı
mayanın yani bir bütünün parçaları olmuş olur.
Kendi
milletini alçaltan, zelil eden unsurlar, bunu yaparken mutlaka temel dayanakla
hareket ettiklerini savunurlar. Jön Türklerin istibdat bahanesi taraftar
bulmadı mı? Öyle olmuş olacak ki asrın siyasi dehası uzun ömürlü olmuştur
velakin hazin sonunu da önleyememiştir. Tıpkı öyle olmasa da benzeri Saiklerle
yapılan bu referandum netice itibarı ile yükselme vetiresini hızlandıracağa
benzer. Gayri milli cephenin unsurları yine aynı silahşorlar olup farklı
nedenlerden hareketle aynı cepheye taarruzları başarıya ulaşamamıştır.
Bundan
böyle bu mağlubiyetle uzun bir dönem kuluçka hayatı yaşamak üzere şimdilik
hevesleri kursaklarında kalmıştır. “Milli cephe” unsurlarının bundan böyle daha
uyumlu çalışmaları, gayrı milli unsurların kuluçka dönemlerinin uzamasına
vesile olacaktır.
Siyaset
imanın bir cüzi dir. Ahlak veya maneviyat da zaten dinin kendisidir. “Ben güzel
ahlakı tamamlamak için gönderildim” ifadesi de söylediklerimizin referansıdır.
Şu fani hayatımızda imanımızın bir cüzi olan siyaseti doğru yapanların safında
olmak çok büyük bir başarıdır. Zannedilmesin ki siyasi iman daima sayısal
çoklukla izah edilir. Bazen bu anlamda feraset bir küçük grupla dahi temsil
edilebilir. Kutsiyetine iman edilen bir değerler sisteminin ilkelerinin
gerisinde kalan çoğunluk değil de o değerler sisteminin önünde olan azınlık
daima yükselmeye mahkûmdur.
Çünkü
imanın cüzi olan siyaseti yaparken şahsi arzu ve istekleri, ilkeli siyasetin
önüne geçirmeden işin yapılması ona veya o kadroya bu erdemliliği kazandırır da
ondan. Yoksa “topal kasırga” gibi yaz yağmuru olur önüne gelen ne varsa deryaya
süpürür ve sonunda kendisi de mevsimlik ömrü olan herhangi bir sebze gibi
tükenir gider.
Önemli
olan yaz yağmurunun oluşturduğu seller gibi değil, mütemadiyen, akıştaki
süreklilikle, inancın ilkeleri doğrultusunda medeniyet olgusuna zemin hazırlayan
bir küçük akarsu olmaktır. “Topal kasırga” adıyla maruf Timur’un Anadolu
çıkartmasının Türk- İslam âlemine, özellikle de kendisine ne faydası olmuştur.
Basit bir heva ve hevesin iktidar olma kaygısı haricinde…
Çok
basitmiş gibi görünen bu referandumun saflaşma veya cepheleşme vetiresinin
üzerimizde bıraktığı tarihi çağrışımı, böyle bir fikri açılışa yelken açarak
imanın cüzi bir unsurun da isabet kaydetmeyi umarım.
Zira
o büyük olaylar böyle basitliklerin birikiminde zuhur eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder