4 Kasım 2016 Cuma

COĞRAFYANIN İNTİKAMI, Eğitimci, Araştırmacı - Yazar: Sıddık DEMİR

COĞRAFYANIN İNTİKAMI
    Sıddık Demir
            Böyle şey mi, olur mu denebilir.
            Olur, olur hem de bal gibi olur.
            Sınırlarımızda dönen oyunlar karşısında bugün ki siyasi otoritenin kararlılığının tam karşıtı bir tavır sergilenirse o zaman coğrafyanın intikamı nedir, görülür. Mesele erken uyanmaktır. Geç kalkmak bile bu intikamın zuhurunu engelleyemez. Bu iş böyledir. Tarihte hep görülür. En iyi savunma taarruzdur.  Bekle gör, politikası İnsanı da, Devleti de rehavete iter. Nerede hareket orada bereket vardır. Bunca yıldır sayısı milyona varan ordunla övün, gerektiğinde kullanamayacaksan bu övünmenin ne anlamı kalır. Tabi ki macera yoktur. Devlet aklına güvendiğimiz için böyle yazarız. Allah’ın Resulünün övgüsüne mazhar olmuş bir milletin ordusundan bahsediyoruz. Sıradan laf etmiyoruz. Yeri ve zamanında gereken yapılmazsa o makamları küstürürüz. Onların kırgınlıkları coğrafyanın canlanıp gırtlağımıza çökmesi ile sonuçlanabilir. 
            15 Temmuz kalkışması gösteriyor ki bu Millet olgunlaşmıştır. Maya tutmuştur. Millet gücünü siyasi iradeye yansıtmıştır. O halde ataletten sıyrılmak mecburiyeti de kendini daha güçlü göstermektedir. Devlet yetkilileri bunun bilincindedir artık. Biz olmadan asla veya ‘durun kalabalıklar bu yol çıkmaz sokak’ diyen bir anlayışla yedi düvelin dikkati çekilmektedir. Suni bir takım yapılarla iş tutmak mecburiyeti olan Emperyalist devletler, asli unsurla ve güçlü yapıların gönlünde taht kurmuş Türk milletinden rahatsız olmaları kadar doğal ne olabilir. Kartal dalışı gibi güneye bir saldırınca ikinci Merci dabık zaferinin kazanılması gibi bahtsız Musul’umuz da bu atraksiyonu bekler.  Devlet kararlı, adı var kendi yok vesayet savaşları ile işi götürmeye çalışan canı kıymetli bu karmaşık oluşumların hesapları bu kükreme karşısında bozulmuştur.
            “Kıbrıs diye bir meselemiz yok” diyen hariciye vekiline “Hoca o ne biçim laf, bizim Kıbrıs diye bir meselemiz var” diyen rahmetli Menderes’in dediği gibi bizim Kerkük, Musul, Mercidabık, Halep gibi davamız ve gereğini kararlılıkla yapacağız diyen bir Devlet Başkanımız var elhamdülillah. Bu Millet yıllar vardır ki hep böyle ‘Devlet ricali’ bekleyip durmuştur. Tarih tekrar yazılacaktır. Şu an itibariyle verilen veya verilmek istenilen mücadele böyle bir şeydir.
            Rahmetli Menderes, General Cavit Kara belen ve yardımcısı Albay İsmail Tansu tarafından kurulan ve eğitilen TMT (Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı)’nın güçlenmesi ile Uluslararası konu ile ilgili oturumlarda eli güçlendiği için oyunları bozmuştur. Sayısı üç beş derken, bin iki bin ve nihayetinde kısa bir zaman sonra on beş bine kadar çıkan TMT mücahitlerine güvenerek gereğini yapan Menderes gibi ‘Ninova Bekçileri’ ile beraber Musul’un içinde uyuyan hücre denilen onlarca hücreye bağlı binlerin bir işaretle harekete geçeceği hesabı, buna bağlı olarak Türk, Türkmen, Kürt, Arap ve bilumum Sünnilik kaygısı taşıyan yerel dinamiklerin büyük çoğunluğunun güvendiği dağ Türkiye ve Türk ordusudur. Hele hele Başkomutanla verilmiş olan güven bir başkadır onların nezdinde.
            Öyle ya Allah akıl vermiştir. Birazcık akıl edenler, bölgede güven adalet ve huzurun sağlanmasına muktedir tek gücün bu güç olduğunun farkındalardır artık. Fitne ve ayrıştırıcı çalışmalar bütün modern teknolojinin unsurlarıyla bulunsalar bile Türkiye’nin o bölgede gücüne güç yetirmeleri mümkün değildir.
            Yetkililerin “Ya olacağız, ya olacağız başka yolu yok” kararlılığı gittikçe daha da oyun bozmaya devam edecektir. Güç mü var, teknoloji mi var, asker mi var, yerel destek mi var. O var bu var şu var. Geriye helva yapmak kararlılığı, o da var. O halde haydi Türkiye gazan mübarek olsun.
            Bütün bunlara rağmen helvayı ortaya çıkarma kararlılığına gölge düşmesi bile coğrafyanın intikamına sebebiyet verir ki, aman Allah korusun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder