Sıddık Demir
Böyle
şey mi, olur mu denebilir.
Olur, olur hem de bal gibi olur.
Olur, olur hem de bal gibi olur.
Sınırlarımızda
dönen oyunlar karşısında bugün ki siyasi otoritenin kararlılığının tam karşıtı
bir tavır sergilenirse o zaman coğrafyanın intikamı nedir, görülür. Mesele
erken uyanmaktır. Geç kalkmak bile bu intikamın zuhurunu engelleyemez. Bu iş
böyledir. Tarihte hep görülür. En iyi savunma taarruzdur. Bekle gör, politikası İnsanı da, Devleti de
rehavete iter. Nerede hareket orada bereket vardır. Bunca yıldır sayısı milyona
varan ordunla övün, gerektiğinde kullanamayacaksan bu övünmenin ne anlamı
kalır. Tabi ki macera yoktur. Devlet aklına güvendiğimiz için böyle yazarız.
Allah’ın Resulünün övgüsüne mazhar olmuş bir milletin ordusundan bahsediyoruz.
Sıradan laf etmiyoruz. Yeri ve zamanında gereken yapılmazsa o makamları
küstürürüz. Onların kırgınlıkları coğrafyanın canlanıp gırtlağımıza çökmesi ile
sonuçlanabilir.
15
Temmuz kalkışması gösteriyor ki bu Millet olgunlaşmıştır. Maya tutmuştur.
Millet gücünü siyasi iradeye yansıtmıştır. O halde ataletten sıyrılmak
mecburiyeti de kendini daha güçlü göstermektedir. Devlet yetkilileri bunun
bilincindedir artık. Biz olmadan asla veya ‘durun kalabalıklar bu yol çıkmaz
sokak’ diyen bir anlayışla yedi düvelin dikkati çekilmektedir. Suni bir takım
yapılarla iş tutmak mecburiyeti olan Emperyalist devletler, asli unsurla ve
güçlü yapıların gönlünde taht kurmuş Türk milletinden rahatsız olmaları kadar
doğal ne olabilir. Kartal dalışı gibi güneye bir saldırınca ikinci Merci dabık
zaferinin kazanılması gibi bahtsız Musul’umuz da bu atraksiyonu bekler. Devlet kararlı, adı var kendi yok vesayet
savaşları ile işi götürmeye çalışan canı kıymetli bu karmaşık oluşumların
hesapları bu kükreme karşısında bozulmuştur.
“Kıbrıs
diye bir meselemiz yok” diyen hariciye vekiline “Hoca o ne biçim laf, bizim
Kıbrıs diye bir meselemiz var” diyen rahmetli Menderes’in dediği gibi bizim
Kerkük, Musul, Mercidabık, Halep gibi davamız ve gereğini
kararlılıkla yapacağız diyen bir Devlet Başkanımız var elhamdülillah. Bu Millet
yıllar vardır ki hep böyle ‘Devlet ricali’ bekleyip durmuştur. Tarih tekrar
yazılacaktır. Şu an itibariyle verilen veya verilmek istenilen mücadele böyle
bir şeydir.
Rahmetli
Menderes, General Cavit Kara belen ve yardımcısı Albay İsmail Tansu tarafından
kurulan ve eğitilen TMT (Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı)’nın güçlenmesi ile
Uluslararası konu ile ilgili oturumlarda eli güçlendiği için oyunları
bozmuştur. Sayısı üç beş derken, bin iki bin ve nihayetinde kısa bir zaman
sonra on beş bine kadar çıkan TMT mücahitlerine güvenerek gereğini yapan
Menderes gibi ‘Ninova Bekçileri’ ile beraber Musul’un içinde uyuyan hücre
denilen onlarca hücreye bağlı binlerin bir işaretle harekete geçeceği hesabı,
buna bağlı olarak Türk, Türkmen, Kürt, Arap ve bilumum Sünnilik kaygısı taşıyan
yerel dinamiklerin büyük çoğunluğunun güvendiği dağ Türkiye ve Türk ordusudur.
Hele hele Başkomutanla verilmiş olan güven bir başkadır onların nezdinde.
Öyle
ya Allah akıl vermiştir. Birazcık akıl edenler, bölgede güven adalet ve huzurun
sağlanmasına muktedir tek gücün bu güç olduğunun farkındalardır artık. Fitne ve
ayrıştırıcı çalışmalar bütün modern teknolojinin unsurlarıyla bulunsalar bile
Türkiye’nin o bölgede gücüne güç yetirmeleri mümkün değildir.
Yetkililerin
“Ya olacağız, ya olacağız başka yolu yok” kararlılığı gittikçe daha da oyun
bozmaya devam edecektir. Güç mü var, teknoloji mi var, asker mi var, yerel
destek mi var. O var bu var şu var. Geriye helva yapmak kararlılığı, o da var.
O halde haydi Türkiye gazan mübarek olsun.
Bütün
bunlara rağmen helvayı ortaya çıkarma kararlılığına gölge düşmesi bile
coğrafyanın intikamına sebebiyet verir ki, aman Allah korusun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder