Sıddık Demir
İLESAM,
İnsan ve Kültür, Şairler Yazarlar,
Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma, Gönüllerde Birlik ve benzeri gibi Genel
Merkezleri Ankara’da olan bilumum dernek ve vakıfların tamamını yakından
tanırız. Bunların bir kısmında aktif olarak bulunarak çalışma yapanlarınız
vardır mutlaka. Üyelerinin birçoğu Devlet’in üst kademesinde bürokrat olarak
bulunmuş olup çoğu siyaset de yapmışlardır. Bunlardan önemli bir kısmı da
siyasi ve bürokratik ikbal beklerler. Özellikle bu sivil örgütlerin içine
girerek isim yapmak kaydıyla bir yerlere göz kırpmayı siyasetin ilk basamağı
görenleri az değil.
Buraları, her takılan İnsanın kendi durumuna göre bir rant elde etmek için boş bırakmamaya çalışırlar. Benzeri menfaati, hesabı kitabı olmayan neredeyse parmakla gösterilecek kadar azdır veya yoktur. Bir kısmının iç yapısına veya çalışma şekline yakında şahit olmuşuzdur. Kıran kırana kongreler olur, zannedersin ki Hükümet kuruluyor. Parmağını ısırarak o tabloyu çok seyretmişiz de bir anlam verememişiz. Acaba deriz, bizim göremediğimiz ve bilmediğimiz bir büyük dava anlayışıyla korunmaya çalışan bir emanet mi var ki bu kadar işi ciddiye almaya çalışıyorlar.
Buraları, her takılan İnsanın kendi durumuna göre bir rant elde etmek için boş bırakmamaya çalışırlar. Benzeri menfaati, hesabı kitabı olmayan neredeyse parmakla gösterilecek kadar azdır veya yoktur. Bir kısmının iç yapısına veya çalışma şekline yakında şahit olmuşuzdur. Kıran kırana kongreler olur, zannedersin ki Hükümet kuruluyor. Parmağını ısırarak o tabloyu çok seyretmişiz de bir anlam verememişiz. Acaba deriz, bizim göremediğimiz ve bilmediğimiz bir büyük dava anlayışıyla korunmaya çalışan bir emanet mi var ki bu kadar işi ciddiye almaya çalışıyorlar.
Ama
yönetim gelir gider ortada hiçbir hizmet olmadığı gibi içi boş olan bu dernek
veya vakıflar kimsenin dikkatini çekmez, varlığı yokluğu belirsiz. Aşağıdan
yukarı say, bir elin on parmağı kadar nefer ya olur ya olmaz. Bunların
dışındaki o küçücük köy dernekleri kuruluş amaçlarına uygun çalışırlar. Çoğu
büyükşehirde kaybolmama endişesiyle fedakarlık yaparak kaynaşmalarına şahit
olunur. Üyelerinin tahsil ve gelir durumu ortalamanın altında olduğu için
rantiyeye yönelik hamleler ya çok azdır veya yoktur.
İnsan
ve Kültür, Şairler ve Yazarlar ve hatta İlim ve Edebiyat eserleri sahipleri
derneği kongreleri kıran kırana geçtiğine biz de şahit olmuşuzdur. İş başına
gelenlerin çalışmaları genelde lokallerin açık tutulmasını sağlamaktan
ibarettir. Belirli zamanlarda beş on kişinin iştirak ettiği kültürel program
yapılır. Bunun dışında yönetim kurulu üyelerinin o günün siyasilerine yakın
durmaya çalışarak yakınlarının işlerini takip için uğraşırlar, onu da
becerebilirlerse. Üyelerinin tamamına yönelik hizmet getirmeleri mümkün
görülmez.
Onun
içindir ki üye olan bir zat, zamanla bu potansiyelsizliği görünce yalnız ismi
kayıtlarda görülür ama kendileri bir daha hiç görülmez. Özellikle de İLESAM adı
altında örgütmüş gibi görünen İlim ve Edebiyat eserleri sahipleri derneği 12
eylül ihtilali sonrası Devlet desteğini alarak kuruluşlarını yapmışlar.
Başlangıçta bir Meslek Birliği olarak birtakım kriterler etrafında adını
duyurmasına rağmen zamanla ağırlığını koruyamayarak zayıflamıştır.
Oysa
diğer sivil toplum örgütlerinden çok, ama çok farklı bir yerde olması
gerekirken hak ettiği yere gelememiştir. Ülkemizde beyin mahsulü, düşünen
insanların, toplum içinde istisnai bir yeri olması gerekenlerin oluşturulduğu
birlik çok ses getirmeliydi. Bir millet’in ‘Eser’ bırakan aydınları o millet’in
geleceğini inşa için, fikir işçiliği yaparak ışık olmaya çalışan bir avuçcuk bu
insanların birliği böyle mi olmalı. Şu an itibariyle üye sayıları yüzlere varan
yalnız İLESAM değil, Yazarlar Birliği, Avrasya Yazarlar, Gönüllerde Birlik ve
hatta Türk Ocağı etrafında dahi var olan onca düşünce insanlarının kıymeti
harbiyeleri olması gereken noktada
değildir.
Bu
kadar zayıf görülmelerinin elbette birden çok nedenleri olabilir. Kendilerince
bunun adı konabilir mi bilinmez. Bize göre başarısız kuruluşlar olmalarının
yegane sebeplerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
-
Teşkilatçılık anlayışı, yani örgütçülük kabiliyeti olmayan yöneticilerden
yönetim oluşturmaları.
- Üye yapılırken kriterlere sadık kalınmaması.
Aidat kaygısıyla üye sayılarının abartılması.
-
Üyelere yönelik birtakım değer bilme, hak ve menfaat sağlama gayretlerinin
olmaması.
-
Kamu yararına kendini paralayan ve bunu hak edenlerin Kamuda karşılığını
bulması için devrim niteliğinde kararları Devletle beraber hayata geçirmek için
hiçbir gayret gösterilmemesi.
-
Hükümetlerle başa baş mücadele ederek Kültür ve Sanat Adam’larının daha fazla
Ürün ortaya koymaları veya üretmeleri için birtakım haklar elde etmek çok da
zor değildir. Kültür Bakanlığı yanında, birtakım basın ve yayın kuruluşları
kadar bu kuruluşların değeri, yararı veya ağırlığı yoksa böyle Meslek
Birlikleri hiç olmasa daha iyidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder