22 Haziran 2018 Cuma

SON DÖNEMDE TÜRK SİYASETİ - "Sıddık DEMİR" Eğitimci, Araştırmacı - Yazar


SON DÖNEMDE
TÜRK SİYASETİ
Sıddık DEMİR

Başkanlık sisteminin tescillenmesine ramak kala, Türk siyasi hayatındaki yeni yapılanmalar kendini bariz bir şekilde göstermektedir. Bir kısım insanımızın kafa karışıklığı hariç, genelde olması gerekenler olmaktadır. Partizancı kadrolar yeni oluşumlarla yeni sahillere yelken açarak ihtiraslarını gerçekleştirme becerilerini ne kadar sergilerler bilinmez ama bilinen bir gerçek, Vatan, millet, demokrasi ve hukuk söylemlerinin yanında otoriterleşme yapılanmasına dikkat çekilerek hayali bir yönetim tarzı gerçekleşecekmiş gibi vaaz ederek halkı manipüle etmektedirler.

Her kafadan bir ses çıkan ülkenin, siyaseten istikrarsızlaşmış bir yapı sonucu ekonomik göstergelerin taban yaptığı, parti menfaatleri gözetilirken ülkenin kronik problemlerinin rafa kalktığı bir Türkiye’den, derli toplu, iki kutuplu ve elbette kendi içinde hukuka bağlı kalarak kararlı bir sistem anlayışının istenmemesi akla ziyan bir duruştur.

Sayısı düzinelerle ifade edilen bir Parlamenter sistemdeki siyasi fırkaların çokluğuyla doğru orantılı olabileceğine inanılan seçme ve seçilme veya halk iradesinin meclise yansıması deneyimini hep beraber yaşadık. Şefi olmayan bir orkestra sunumu gibi milleti kafadan beyinden eden adi gürültülere alışanlar, vaat edilen ve emsali görünen derli toplu siyasi bir sistemden neden rahatsız olurlar. Üstelik ikame ettirilen bu sistemle halk iradesi daha güçlü ikame edilebilir. Türk seçmeninin zaten siyasi olarak başkanlık sistemine hazır olduğu ortadadır. İş bu yeni sistemle iyi organize olunursa önceki sistemde iktidar olamayan muhalefetin iktidar olma şansı artar. Buna en iyi örnek %49’a karşı %51 ile ipi göğüslemek sağ seçmen için başarı sayılmaz. %30 azami oyu olan bir muhalefet Parlamenter sistemde sittinallah iktidar olamayacakları yaşanmışken, yeni sistemde muazzam bir başarıyla veya bir iki puanlık farkla iktidardakileri ciddi anlamda panikletmişlerdir. İşte, halkın iradesinin bu sistemle daha bir belirginleşerek her kesimin iktidar olabilme şansı oluşmuştur. O halde bu ciyaklamanın sebebi basbayağı siyasi körlükle izahı yapılamaz mı? Farz edelim ki bu yeni sistemle hayal kırıklığına uğrayan siyasi iktidar bir iki seçim sonunda tekrar eski sisteme dönmeye çalışsa, aynı kişi ve kurumlar aynı metotla bu seferde başkanlık sistemini değiştirmemek için var güçleri ile muhalefet ederler. İşte hastalıklı bir yapı, ne yazık ki siyaseten taban bulmaktadır.

Çok seslilik demek, Bremen mızıkacıları gibi insanı kafadan beyinden eden çalkama bir hai değildir herhalde. Bu işin bir haddi bir hukuku ve bir kültürü olmalıdır. Her kuruma göre bir dünya özlemi olabilir velakin asgari ölçülerde medeni bir topluma yakışır, basit parti militanlığının çok üstünde bir performansla ülke gerçeği çerçevesinde keskin olmayan uzlaşmacı bir yol, yöntemle yapılan siyaset kutlu olanıdır.

Velhasıl bu ülkede siyaset yapmak çok zordur. Gelişmiş birçok Hıristiyan devletlerinde Halkın fazla ilgi duymadığı siyaset, benim ülkemde hemen her evde yapılır. Bu anlamda insanımızın canlı olması büyük bir nimettir. Velakin aşırılıkların dozunda ayarlanması gerekir. Aşırılıklar geniş kesimin hissiyatı olunca da siyaset zorlaşmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder