BİR SİYASETÇİNİN TÜKENİŞİ
Sıddık DEMİR
Öyle
zannediyorum ki siz de “Yaralı Kuş” durumuna getirildiniz, tıpkı bazı çete
mensupları gibi… Demokrasi ve hukuk devletinin bütün kurallarının oturması
yönünde işleyen mekanizma “Demokratik tercihinize” rağmen sizi “Yaralı kuş”
durumuna düşürdüğü ne yazık ki görülmektedir. Meşhur ‘O’ gölge olmadan sözde
“Demokratik” hakkını kullanamayacaktın. Şu an ortam çok daha müsait olduğu
halde neden “Gıkınız” çıkmamaktadır. Ben de varım demeniz için ahtapotun
kolları misali, o gölgenin mi üzerinizde olması gerekirdi? Merak ediyoruz doğrusu.
Siyasi seyrinizin oluştuğu çizgi
doksanlı yılların başıydı. O yıllardan sonra kendi ifadenize göre
engellenemeyen bir yükselişiniz oldu. En az dört defa meclise girdiniz ve
değişik bakanlıklarda bulundunuz. Başbakan yardımcılığı yaptınız. Parti içi
aşılamayacak oranda problemlerle karşılaşmadınız bildiğimiz kadarıyla. Kamuoyuna hiçbir bilgi vermeden, oluşumunda
teriniz olan bir siyasi kadronun ilk dört kişisinden biriyken ayrıldınız, her türlü ikbal görmenize rağmen. İçinde veya dışında az buçuk siyaset
yapanların veya ilgi duyanların nezdinde, ülkemizin gelmiş olduğu nokta
itibaren, hakkınızda derin şüphelerin oluştuğu bir kişi durumuna düştünüz. Bu
manevralar sizin hiçte masum ve mağdur olmadığınıza işaret olarak algılanamaz
mı?
Son yıllarda;
PKK’daki
değişikliğin Ergenekon operasyonundan sonra oluşu!
Anti
demokrat hazımsızlık yaşayan rütbeli-rütbesiz tepeden inmeci çevrenin demokrat
bir genelkurmay için “molla” yakıştırmaları!
Gelirsem
o bakanı kendi bakanlığının önünde yağlı kazığa oturturum ifadesi!
Başbakana
aleni çirkin küfürler eden emrindeki rütbeli bir memur!
Gelirsem
o emniyet müdürünün bacaklarını kırarım ifadesi!
Devletin
savcısına “Sen kim oluyorsun ulan” gibi yakışıksız sözler!
Bütün bunlara ek olarak
Encümen-i Danış toplantılarında AKP sine alternatif olarak Sayın Şener, sizin
kurduğunuz partinin hazırlık çalışması süreci!
Bu milletin sağduyusunda değerlendirilmiştir.
AKP kapanacak, 71 kişi siyasetten
yasaklanacak, meydan boş kalacak ve Şener’in önü açılacak. Hesabın böyle
olduğuna adımız gibi eminiz. Bütün bu tezgâh o iradenin projesi gibi geliyor
bize. Evet sorguluyoruz… Yasaklılar için
de en başlarda olmanız beklenirken nasıl sıyrıldınız? Oyun içinde oyun…
Senaryo şöyle olabilir;
Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül
ile Sayın Abdüllatif Şener ayni iklimin insanları oldukları halde muhalefet
lideri Sayın Deniz Baykal, Sayın Gül için direnirken Sayın Şener’i niçin o yüce
makam için dillendirdi? İkisinin de
eşleri muhafazakârdı. Eşlerin tesettürü bahane, esas mücadele azınlık
lobiciliği ve bir de sistemin sahipleri nezdinde iktidarın çarıklı erkânın
eline geçmemesi noktasında tedbir…
Söylendiğine göre MİT içinde Kafkas
kökenlilerin ağırlığı büyük olduğu için derin devlet, Ergenekon çetesinin plan
ve projelerinden Sayın Şener’i haberdar etmişler; Şener de gerekli tedbiri almaktan gecikmemiş. Bilahare Sayın Şenerli bir siyasi ortamın
hazırlanmasıyla oluşacak yeni dönemde bu derin güçler, milletin kaderine egemen
olmakla iktidarlarını sürdürmeyi arzu etmiş olamazlar mı? Sicili temiz, yasaklı olmayan, Encümen-i
Daniş’a göre Sayın Erdoğan’a alternatif olabilecek potansiyele sahip, halkı
yine tıpkı Süleyman Demirel’le kandırdıkları gibi bir tablo… Tekrarı niye
olmasın.
Encümen-i Danış üyelerinin;
“Hükümetin ekonomik politikalarını
analiz edecek bir akademisyen arıyorduk. Birazda kamu tecrübesi olsa fena
olmazdı. Aradığımızı fazlasıyla bulduk. Eski ekonomi bakanı, muhalif Sayın
Şener” diyerek üzerin de İttifak ettiklerini duymayan kalmadı. Sayın Şener
Türkiye’nin nabzını değil Ergenekon’un isteğini yerine getiren birden çok
geziler yaptığı, bugün itibariyle daha iyi anlaşılır gibi geliyor insana.
İsmi de kendisiyle beraber büyümüş,
bize göre sıradan bir akademisyen, vasat bir siyasetçi ama bayağı “o” gölgenin
etkisinde kaldığı için kavruk Anadolu insan tipinin dışında olan duruşu pek
sevimli gelmemektedir.
Şimdi
şunları sormak lazım,
Sayın Deniz Baykal, Sayın Abdullah Gül’ü değil de neden Sayın
Abdullatif Şener’i Cumhurbaşkanlığı makamında görmek istedi?
Parti
içinde veya kabine de en önemli kişi ve makamda olduğu halde Sayın Şener neden
hemen istifa ederek önündeki genel seçimde dahi aday olmayacağına dair tavır
aldı?
“Yeni
oluşum hareketi” çerçevesinde “Ekonomik gelişmeler ve yansımaları”
konferanslarıyla bir yığın geziler tertip etmişti. Şuan nerede ve neden frene
bastı?
İstifa
ettikten sonra neden TOBB üniversitesini tercih etti. Sinan Aygün ve Rifat
Hisarcıklıoğlu ile ilişkisi?...
Encümen-i
Danış cemaati neden Sayın Şener’in yükselişine destek vermek istediler.
Evet;
Şimdi
nerelerdesiniz Sayın Şener? Ortaklık toz
duman. Milli irade tekrar tekrar tecelli
edeceğe benziyor. Öyleyse işiniz zor gibi. Zaten suskunluğunuzdan da bu böyle
anlaşılıyor. Bu milletin sağduyusu, her zaman kendinde çok şey gören, çok şey
bildiğini zanneden okumuş yazmış insanların çok önündedir. Oyunları hisseder
ama söyleyemez. Gene ki sandık var. Oraya yalnız oyunu değil vicdanını da koyar
da söyleyeceğini öyle söyler. İşte buna “irfan” denilir ki; Dağdaki çobandan bulunurda üniversitedeki
akademisyende bulunmaz. Şimdi zevahiri kurtarma çabasında uğraş verdiğin
görünüyor. Umduğun dağlara karlar yağdığı besbelli… Rahmetli Yazıcı oğlu gibi
Sivasın yollarında onu taklit ediyormuşsun gibi geldi bize. Sivas insanının
“irfanı” onunla sizi ayıracak noktada belirgin olduğunu da halen anlamamış
görünüyor gibisin… Çünkü rahmetli Yazıcı oğlu sizin gibi oynamazdı. Lütfen
biraz “Çarıklı erkân” denilen insanımızın sağduyusunu hissedin. “Adımla Beraber
Büyüdüm” kitabının adını “Adımla Beraber
Büyütüldüm” olarak değiştirseler isabet olmaz mı? İşte bunun adı siyaseten iflastır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder