27 Kasım 2015 Cuma

BİR SİYASETÇİNİN TÜKENİŞİ, Araştırmacı - Yazar, Sıddık DEMİR

            BİR SİYASETÇİNİN TÜKENİŞİ
                                                                                              Sıddık DEMİR
Öyle zannediyorum ki siz de “Yaralı Kuş” durumuna getirildiniz, tıpkı bazı çete mensupları gibi… Demokrasi ve hukuk devletinin bütün kurallarının oturması yönünde işleyen mekanizma “Demokratik tercihinize” rağmen sizi “Yaralı kuş” durumuna düşürdüğü ne yazık ki görülmektedir. Meşhur ‘O’ gölge olmadan sözde “Demokratik” hakkını kullanamayacaktın. Şu an ortam çok daha müsait olduğu halde neden “Gıkınız” çıkmamaktadır. Ben de varım demeniz için ahtapotun kolları misali, o gölgenin mi üzerinizde olması gerekirdi?  Merak ediyoruz doğrusu.
            Siyasi seyrinizin oluştuğu çizgi doksanlı yılların başıydı. O yıllardan sonra kendi ifadenize göre engellenemeyen bir yükselişiniz oldu. En az dört defa meclise girdiniz ve değişik bakanlıklarda bulundunuz. Başbakan yardımcılığı yaptınız. Parti içi aşılamayacak oranda problemlerle karşılaşmadınız bildiğimiz kadarıyla.  Kamuoyuna hiçbir bilgi vermeden, oluşumunda teriniz olan bir siyasi kadronun ilk dört kişisinden biriyken ayrıldınız,  her türlü ikbal görmenize rağmen.  İçinde veya dışında az buçuk siyaset yapanların veya ilgi duyanların nezdinde, ülkemizin gelmiş olduğu nokta itibaren, hakkınızda derin şüphelerin oluştuğu bir kişi durumuna düştünüz. Bu manevralar sizin hiçte masum ve mağdur olmadığınıza işaret olarak algılanamaz mı?
            Son yıllarda;
PKK’daki değişikliğin Ergenekon operasyonundan sonra oluşu!
Anti demokrat hazımsızlık yaşayan rütbeli-rütbesiz tepeden inmeci çevrenin demokrat bir genelkurmay için “molla” yakıştırmaları!
Gelirsem o bakanı kendi bakanlığının önünde yağlı kazığa oturturum ifadesi!
Başbakana aleni çirkin küfürler eden emrindeki rütbeli bir memur!
Gelirsem o emniyet müdürünün bacaklarını kırarım ifadesi!
Devletin savcısına “Sen kim oluyorsun ulan” gibi yakışıksız sözler!
Bütün bunlara ek olarak Encümen-i Danış toplantılarında AKP sine alternatif olarak Sayın Şener, sizin kurduğunuz partinin hazırlık çalışması süreci!
 Bu milletin sağduyusunda değerlendirilmiştir.
            AKP kapanacak, 71 kişi siyasetten yasaklanacak, meydan boş kalacak ve Şener’in önü açılacak. Hesabın böyle olduğuna adımız gibi eminiz. Bütün bu tezgâh o iradenin projesi gibi geliyor bize.  Evet sorguluyoruz… Yasaklılar için de en başlarda olmanız beklenirken nasıl sıyrıldınız?  Oyun içinde oyun…
            Senaryo şöyle olabilir;
            Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile Sayın Abdüllatif Şener ayni iklimin insanları oldukları halde muhalefet lideri Sayın Deniz Baykal, Sayın Gül için direnirken Sayın Şener’i niçin o yüce makam için dillendirdi?  İkisinin de eşleri muhafazakârdı. Eşlerin tesettürü bahane, esas mücadele azınlık lobiciliği ve bir de sistemin sahipleri nezdinde iktidarın çarıklı erkânın eline geçmemesi noktasında tedbir…
            Söylendiğine göre MİT içinde Kafkas kökenlilerin ağırlığı büyük olduğu için derin devlet, Ergenekon çetesinin plan ve projelerinden Sayın Şener’i haberdar etmişler;  Şener de gerekli tedbiri almaktan gecikmemiş.  Bilahare Sayın Şenerli bir siyasi ortamın hazırlanmasıyla oluşacak yeni dönemde bu derin güçler, milletin kaderine egemen olmakla iktidarlarını sürdürmeyi arzu etmiş olamazlar mı?  Sicili temiz, yasaklı olmayan, Encümen-i Daniş’a göre Sayın Erdoğan’a alternatif olabilecek potansiyele sahip, halkı yine tıpkı Süleyman Demirel’le kandırdıkları gibi bir tablo… Tekrarı niye olmasın.
            Encümen-i Danış üyelerinin;
            “Hükümetin ekonomik politikalarını analiz edecek bir akademisyen arıyorduk. Birazda kamu tecrübesi olsa fena olmazdı. Aradığımızı fazlasıyla bulduk. Eski ekonomi bakanı, muhalif Sayın Şener” diyerek üzerin de İttifak ettiklerini duymayan kalmadı. Sayın Şener Türkiye’nin nabzını değil Ergenekon’un isteğini yerine getiren birden çok geziler yaptığı, bugün itibariyle daha iyi anlaşılır gibi geliyor insana.
            İsmi de kendisiyle beraber büyümüş, bize göre sıradan bir akademisyen, vasat bir siyasetçi ama bayağı “o” gölgenin etkisinde kaldığı için kavruk Anadolu insan tipinin dışında olan duruşu pek sevimli gelmemektedir.
            Şimdi şunları sormak lazım,
 Sayın Deniz Baykal,  Sayın Abdullah Gül’ü değil de neden Sayın Abdullatif Şener’i Cumhurbaşkanlığı makamında görmek istedi?
Parti içinde veya kabine de en önemli kişi ve makamda olduğu halde Sayın Şener neden hemen istifa ederek önündeki genel seçimde dahi aday olmayacağına dair tavır aldı?
“Yeni oluşum hareketi” çerçevesinde “Ekonomik gelişmeler ve yansımaları” konferanslarıyla bir yığın geziler tertip etmişti. Şuan nerede ve neden frene bastı?
İstifa ettikten sonra neden TOBB üniversitesini tercih etti. Sinan Aygün ve Rifat Hisarcıklıoğlu ile ilişkisi?...
Encümen-i Danış cemaati neden Sayın Şener’in yükselişine destek vermek istediler.
Evet;
            Şimdi nerelerdesiniz Sayın Şener?  Ortaklık toz duman.  Milli irade tekrar tekrar tecelli edeceğe benziyor. Öyleyse işiniz zor gibi. Zaten suskunluğunuzdan da bu böyle anlaşılıyor. Bu milletin sağduyusu, her zaman kendinde çok şey gören, çok şey bildiğini zanneden okumuş yazmış insanların çok önündedir. Oyunları hisseder ama söyleyemez. Gene ki sandık var. Oraya yalnız oyunu değil vicdanını da koyar da söyleyeceğini öyle söyler. İşte buna “irfan” denilir ki;  Dağdaki çobandan bulunurda üniversitedeki akademisyende bulunmaz. Şimdi zevahiri kurtarma çabasında uğraş verdiğin görünüyor. Umduğun dağlara karlar yağdığı besbelli… Rahmetli Yazıcı oğlu gibi Sivasın yollarında onu taklit ediyormuşsun gibi geldi bize. Sivas insanının “irfanı” onunla sizi ayıracak noktada belirgin olduğunu da halen anlamamış görünüyor gibisin… Çünkü rahmetli Yazıcı oğlu sizin gibi oynamazdı. Lütfen biraz “Çarıklı erkân” denilen insanımızın sağduyusunu hissedin. “Adımla Beraber Büyüdüm”  kitabının adını “Adımla Beraber Büyütüldüm” olarak değiştirseler isabet olmaz mı?  İşte bunun adı siyaseten iflastır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder