7 Aralık 2016 Çarşamba

ŞEHZADELER ŞEHRİNDE İKİ GÜN - Sıddık Demir

ŞEHZADELER ŞEHRİNDE İKİ GÜN
Sıddık Demir
            Türk tarihinde o kadar önemli bir şehir ki Manisa anlatmakla bitmez. Kuru bir tarihi anlatış olan resmi ağızlarla zaten Manisa’nın önemi anlaşılamaz. Cihan Devleti’ne Cihan büyüklüğünde lider yetiştirilip transfer edilen yerin adıdır Manisa. Stratejik konumu ve zengin bitki örtüsü ile her kesimin dikkatlerini üzerine çeken bir beldedir Manisa. Mana hükümranlığı ile Dünyevi Hükümranlığa giden yolların kesiştiği ve aynı Ülkü için aynı hedeflerin kollandığı beldedir Manisa.
            Bilirdik, duyardık, okurduk ama bu iki gün zarfında üzerinde küllerin atıldığı bilgilendirme veya görme ile yeniden Devlet derinliğine beşiklik eden bu beldenin canlanması misyonu bizi kendisine hayran bırakmıştır. ‘Saruhan sancağı’ olarak da bilinen bu beldenin asırlık hafızasının yeniden yaşanmasına vesile teşkil eden bu gezimizin mükemmel bir organizasyonla taktim edilmesinden memnun kalmayan olmadı. Umulanın çok üzerinde ilgi ve iltifatla iki koca günün dolu dolu geçirilmesi bizleri bahtiyar etmiştir.
            Devlet’ de devamlılık esastır. Kırılmalar olsa da, yeni adlarla yeni Devlet’ler gibi gösterilse de asli unsurun yani Devleti kuran halkın aynı halk olması o Devlet’in tekliğine helal getirmez. Selçukludan Osmanlıya,  Osmanlı’ dan Türkiye Cumhuriyetine, Türkiye Cumhuriyetinden bilmem  hangi Türk Devlet’ine yelken açılır da bunlar bir bütünlük içinde değerlendirilmez.  Değişmeyen Milet’tir.  Zaaflar nedeniyle, basiretsizlikler nedeniyle kurulu Devlet’in yıkılacağı gibi onu güçlü ve dimdik ayakta tutmaya matuf çalışmalar sayesinde yeryüzünün Efendisi Devlet yapma gayreti de aynı mayanın aynı kanın gereği olmalıdır.
            Yani bu zaman vetiresinde bir tüccar gibi iflas da zenginlik de tıpkı kardeş gibi her an olabilme riski veya şansı oluşması ne kadar doğalsa, Devlet geleneği, Devlet kültürü mayasında olan bir Millet’inde gerek Efendi gerekse zelil durumuna düşmesi tarihin kanunudur. Teşkilatlı yapılardan zaaflar başlayınca gerileme veya iflas, aynı yapılarda zaaflara yer verilmeden Devlet olma ilkelerine kurumsal anlamda önem verilirse zengin tüccar örneğinde olduğu gibi uzun dönem yaşar. Çünkü Devlet denilen unsur da canlı olup bedeni vardır, ruhu vardır. Doğar,  yaşar, büyür ve azametli bir güç olur. Zamanla inişe geçer iflas eder. Bütün bunlar tarihin kanunudur ve mimarı İnsan’dır.
            İşte bu duygular doğrultusunda “Enpolitik” Yazarları olarak Saruhanlı sancağı ziyaret edilmiştir. ‘Ol mailer ki Derya içredürlerde Derya’yı bilmezler’ diyen Şair Nabi’nin bu deyişinde ifadesini bulan görünümlere rağmen, kendi nefsim başta olmak üzere misafir olarak gelenlerin nezdinde bu duyguların hissedilmesi bir vakıadır. Sadaret makamına giden yol ile Mana Sultanlığın hükümranlığına giden yollara bu şehirde ‘vira bismillah’ denmesi Rabbani bir tasarruf olarak da yorumlanabilir. 
            Mevlevilik eğitim ve öğretiminin en güzel örneğinin yaşandığı ‘İnsan-i  kemal atın’ olması için çok önemli kriterlerin uygulandığı, nihai hedef olarak nefsi tezkiye noktasına ulaşıldığı an da Konya’ ya Hükümdar olarak gönderilen ‘Kamil insanla aynı benzerlik arz eden ‘Dünyevi hükümranlığın’ nihai kendini gösterme yeri olarak bu belde, bu yönüyle ne güzel hizmetlere beşiklik etmiştir. Tarih buna şahittir. İşte dünkü ‘Saruhan beyi ve çocuklarının ve hatta torunlarının’ bu anlamda taşıdıkları bilumum sorumluluklar, bugün itibari ile Selçuk ÖZDAG beyin omuzlarında görülmektedir. Öyle ya dün en az yedi Şehzade’nin Saruhan sancağında sorumlu ve meşgul bir şekilde boy göstererek Devlet’in varlığını hissettirmesi bugün itibari ile Sayın Selçuk ÖZDAG ve diğer Devletlilerin şahsında görünmektedir.
Bu bir yarıştır, bu bir hizmettir. Demek ki insanın yaşatılması Devletin yaşatılması demektir. İnsanımız var olduğu müddetçe bir takım görüntüler değişse de, bir takım sorumluluklar ve sorumlular değişse de Devlet değişik ad altında yaşatılacaktır. Dün Şehzade Mustafa’nın Saruhan sancağındaki rolü bugün Selçuk ÖZDAG tarafından sahnelenmektedir. Bir fark vardır; o da, Celal Bayar’dan sonra Saruhan, Devlet Başkanı çıkaramamaktadır.
Selçuk Bey bu anlamda şayet ‘Erken öten horozun başı kesilmezse’  ilerisi gelebilir mi bilinmez ama dostlarının temennisi bunu arzulamaktadır.
            Organizasyon da emeği geçenlerin başında bir Ali ODABAŞI kardeşimiz var ki aman Allah korusun. Büyük bir sorumluluk bilinci ile serin ve sıcakkanlılığı ile hemen her misafirin ilgisini ve sevgisini celbeden bu kardeşimize bu vesile ile teşekkür etmeden geçmeyi noksanlık olarak görürüz.
            Durmak yok, devam....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder