3 Aralık 2015 Perşembe

Eğitimde insan (zekâ) israfı; Eğitimci, Araştırmacı - Yazar, Sıddık DEMİR...

Eğitimde insan (zekâ) israfı
                                                                                             Sıddık DEMİR
       Devlet yönetiminde doğru bir projeyle bile yanlış yapıla gelen mevcut doğruları söküp atmak bir anda mümkün değildir. Devlet ve millet hayatında çok önemli maliyetlere sebebiyet veren bir uygulamadan “zararın neresinde dönülürse kar” anlayışı kendini belli etmeye başlayınca sistemin palazlanmış dinamikleri hücuma geçerler. Art niyetler aranır; her türlü kulplar takılır, işi vatan hainliğine kadar götüren bir yığın savunma mekanizmaları geliştirirler.
      Sebep; “niçin biz düşünemedik” veya “ya saltanatımıza zarar gelirse” kıskançlığı ve korkusudur.
      Hz.Mevlana’nın “Dün dünde kaldı cancağızım,bugün yeni şeyler söylemek lazım” özdeyişinden hareketle eğitim ile ilgili, sisteme yönelik bir konuyu ifade etmeyi uzun zamanlar düşünmüşümdür. Şöyle ki;
     Atatürk:“Türk milleti zeki ve çalışkandır” demektedir. Biz de buna inanıyoruz. Zeki olan insanların iyi eğitilerek milletin aydınlanmasında öncü rol oynaması kadar tabi olan başka ne olabilir? Toplumlar, eğitime verdikleri önem kadar milletler ailesi içinde yer alırlar. Eğitimde kasıt; bir ayağın merkezde, diğerinin dünyayı hatta bütün evreni taraması…Bir ayağın sabit, öbürünün hareketli olması… Milli karakterliliği ifade eden bir anlayış…
      Yıllardır ileri milletlerin seviyesine ulaşmak için  mücadele etmekteyiz. Edindiğimiz gerçek veya taklidi gelişmeleri ülkemize manasız ve zevksiz nakletmekteyiz. Bir milli senteze varan, kendimize ait orijinalliği olan aydınlanmadan mahrum kalmışız. Türk tipi entellektüellerin yokluğu mahşer-i vicdanda çok büyük rahatsızlık oluşturmuştur.
      Bence bunun nedeni kurumsuzluktur. Toplumun tamamı eğitilemeyeceğine göre, çok zeki olan gençlerimize bu eğitimi verebilmek için isminin başında “Milli” kelimesi olan kurumların bir ayağı sabit diğeri bütün evreni taramayı amaç edinen gençler yetiştirebilmek için yerli yerine oturan kurumlar oluşturulabilir.
      Ülkemizin  zeki gençleri iki yolla israf edilmektedir. Sistemin zorlamasıyla halkın da aynı paralellikte eğilim göstermesi gün geçtikçe problemi daha da büyütüyor. İşin farkında olan siyasiler yetkili makamlara gelmişlerdir, velakin  mevcut sistemin hücumuna uğramışlar yada uğramaktan korkmuşlardır. Lise ve dengi okullarda zeki öğrencilerin tamamına yakını FEN bölümüne yönelmektedir. Mevcut sistemde FEN e yönelmek fevkalade sosyal itibar getirmektedir. Okumakla ilgisi olmayan veya vasatın altında bir zekaya sahip gençlerin alan olarak durakları sosyal bölümlerdir. Aşağılık kompleksi olmayan ileri milletlerde devleti yönetenler sosyal bilimciler olduğu için bizdekinin tam tersi revaçtadır.
     Fen Bilimlerine kaydırılan zeki genç nesil sosyal bilimsiz yetiştikleri, diğer tarafta bir çok alanda alt yapı bulamadıkları için ya ülke dışına çıkıyorlar veya içerde teknik alanlarda dar mekanlarda kendilerinden bekleneni veremiyorlar. Sistem bu gençleri bir noktada harcıyor.
      İşte bu alanda bütün statükoya rağmen mevcut hükümet ve onun Milli Eğitim Bakanı temelleri sarsacak bir kararla, iğdiş edilen zeki gençleri sosyal alanlara yönlendirecek adımı “Sosyal Bilimler Lisesi” adı altında atmış bulunmaktadır. Bu liselerin tasarımcılığı belkide daha önceki hükümetler tarafında atılmış olsa da hayata geçirilmesi  yenidir.    Hükümet programında şimdilik altısı açılmış olup,16 adet okul olduğunu basında okuyoruz.
     FEN Liselerine alternatif  olan ve bu alanda  büyük bir vatanseverane boşluğu dolduran bir devrimdir bu. Gelmiş geçmiş milliyetçi onca hükümete ve bakana nasip olmayan eğitimdeki bu reformist anlayış, bu hükümete bu yönüyle nasip olmuştur.
     Sosyal Bilimler Lisesi 2 yılı hazırlık 5 yıl yatılı olarak düşünülmüştür. Bu proje, zombi olma yolunda hızın azaltılması için yapılan bir frendir. İnşallah bu proje amacına uygun  gelişerek milletin hayatında yerini bulur. Aksi takdirde sosyal bilimlerden yoksun teknik, teknisyenlerle kaplumbağa misali yolumuza devam ederiz. Unutulmasın ki toplumları kurttan-kuştan koruyan sosyal bilimcilerdir.
      Zeki Türk gençleri için ikinci dalga kıran olay askerliktir. Lise Fen müfredatına dayanılarak kendi okulları dışında öğrenci alan bu kurum, öğrenci alımlarında istediği
kriterlerle dikkat çekmektedir. Çok zeki çocukların askeri okullara alınarak bilinen kalıpta motomot insan olarak yetişmesi büyük bir potansiyeli bu yönüyle israf etmek demektir.  Subay olmak için bazı teknik alanlar hariç çok zeki olmayı gerektirmez. Vasat zekada bir subayın askeri mantık muacenesinde kendisine biçilmiş bir görevi, çok zeki bir subaydan daha erken yerine getireceğine şahsen inanıyorum.
      Çok zeki insanlar asker veya fen alanlarına kaydırıldığı kadar sosyal alanlara, laboratuarlara, kütüphanelere, milli ve milletler arası arşivlere kaydırılmalıdır. Aksi halde dünya ölçeğinde ne edebiyat, ne felsefe , ne şair ve nede büyük filozoflar yetişir. Bir milletin çoraklaşması işte budur.
      Bir generalin ifşaatinde de anladığımız gibi  sosyal ilimlerden yoksun yetişen nesile  ihtiyaç duyulduğu zaman, onlarda  milleti için şahadet mertebesine ulaşma bilinci zayıflar. Halbuki askerlik mesleği sorumluluğu gereği ölmek için vardır. Bu kurumun bile uzun dönem barış içerisinde  yaşaması için Sosyal Bilimcilere ihtiyacı gereğinden fazla olmalıdır.
       Emperyalistler; Fen kafalıları kendi menfaatlerine rahatça kullanabilirler. Onun içindir ki ilişki kurduğu ülkelerin zeki gençlerinin fen alanlara  yönlendirilmesine katkı sağlarlar. İleri aşamada önce Yüksek Lisans noktasında  beyin göçü, bilahare tasarımcı teknisyen olarak geldikleri ülkelere gönderilerek bir takım hayatı kararları dikte ettirirler. Yani kullanılmaya çok müsait metot.
      Az gelişmiş ülkeler nedense hep bu metoda muhatap olmuşlardır. Sosyal Bilimler Liseleri  bu anlamda çok büyük bir boşluğu dolduracaktır. TSK da çok zeki Türk çocuklarını her alanda istihdam etmekten vazgeçip, kendisini genel liselerin sosyal bilimler mezunlarıyla teknik liselere tem ellendirmesi gerekir. Ancak bu şekilde eğitimde zeka israfı aşağı çekilmiş olur. Dolayisiyle insan israfı da....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder